7 Şubat 2008 Perşembe

Balıkçı Gazetesi Parakete

Ethem, Petra,Hayırlı olsun…Vallahi şimdi böyle yazabildim..Yeteneğimi çok zorladım. Balık bu başka şeye benzemez. İyi yapmak gerek.. kokarsa sonra mahveder dünyayı…..
Senih Özay

'''Deniz kenarında doğamamış, büyüyememiş bir adam olarak bu eksiğimizi ne yazık ki Ethem ' in tepkisine rağmen galiba entelektüel girişle tamire mecburum…
Ama ben balıkların ayrı bir imparatorluğu olduğuna inanırım. Çünkü düşünsenize Deniz'ler onların…Evrende bu kadar büyük yer kaplamalarına rağmen haklarına ve hukuklarına gelmek isterim…
Ama durun şu girişimimi hele bir tamamlayalım ;
Bir kere, günümüzün yaşam biçimleri ataerkil bir uygarlığa dayanır. Ve evrenseldir de. Onun yürütme gücü zorbalıktır. Bu sonuca da uygarlık denemez. Tanrı'nın dünyayı insan için, sonsuz olanakları ile yarattığına inanılır. Bu Kuran'da da, İncil'de de, Zebur'da da, Tevrat'ta da görülür. Burjuva dünya görüşü, ataerkil dünya görüşünün, yeni ekonomik koşullara uyumsanmış biçimidir. Marksist dünya görüşü de ( muhteşem bir kilometre taşı olmasına karşın ) sanayileşmenin ürünü olup " proleterya'nın egemenliğe ortak edilmesi dileğidir." diyenlerdenim.
Ve de bu yalnız insanlar için değil, tüm canlılar içindir. Ötesi cansızlar için de. Bu ise başka seçenek, politika gerektirir bence. Hele aydınsam! Aydın dediğin de muhalif olur. Ağzını 'hayır'a açar ( Biz de hep kadınlarımıza, çocuklarımıza, karşı açarız. Nedense?). Hangi iktidar olursa olsun, kolkola olur mu hiç? Yönetimi huzursuz eden, onun sülalesi ile birlikte rahatını kaçıran; halkın, çiçeğin, börtü böceğin, balıkların soru sormalara ve başka şeylere kalkışmasına yardım eden olmamalı mıyız? Bir hukukçu olarak bu vesile ile hayvanların avukatlığına soyunmam ile ilgili bir anımı anlatmalıyım ;
"Nitekim Doğa Hakları ve Hukuk" başlıklı bir makale okumuştum ki, 1970 ' yılında "Amerikan Orman İdaresi" "The USA Forest Service", Nevada'da vadilerden birini, "Mineral King" vadisini imara açması için, Walt Disney şirketine izin verir. Çevre örgütü Sierra Klubü, projenin doğal ve estetik dengeyi bozacağı gerekçesiyle iznin iptali için dava açar. Mahkeme izni doğru bulduğu için değil, klubü böyle bir davada taraf görmediği için davayı reddeder. Kulüp, çevreci Profesör Christopher Stone'dan çarpıcı bir rapor ister. Stone, canlı, cansız tüm nesnelere bazı yasal haklar tanınmasını savunur. Bu savunma davayı kazandırmaz, ama dört alehte iki çekimser üç lehte oy yaratır. Bu tez, çevreci veya benzeri örgütlerin, ağaçların vekili olabilmesi üzerine kuruludur. Eskiden çocuklara, kadınlara, karaderililere, kızılderililere, mahpuslara, delilere ve hatta ceninlere, ardarda belirli haklar tanınmasından sonra, sıranın ağaçlara, balıklara gelmesi, insanlık tarihinin gelişim çizgisinin mantıksal bir sonucudur. Ağaçlara, balıklara kişilik hakkı tanınması, 19. yy'da siyahlara hak tanınmasından daha tasavvur edilemez bir şey değildir. İnsanla insan arasındaki ilişkileri düzenleyen, J.J.Rousseau'nun toplumsal sözleşmesiyle yetinilmeyip, insanla doğa arasındaki ilişkileri açıklığa kavuşturan ek, yeni bir doğa sözleşmesi geliştirilmelidir." Artık ben bunu öğrenmiştim. Şimdi sıra Türkiye'de uygulamalara gelmişti.İlk fırsat, İzmir Belediye Başkanı Yüksel Çakmur'un, bana ve dokuz arkadaşıma, bir tasarrufunu mahkeme kararı ile engellediğimiz için "yarasa, karafatma, hamamböceği" deyişiyle çıkmıştı. Ben, Çakmur'a karşı böylesi tazminat davası açıp, bu üç canlının avukatı olarak, onlar için; belediye başkanı gibi insanların, küfür etme duyguları sırasında kendi adlarının kullanılmasından duydukları üzüntü nedeniyle; din tarihimizdeki Hz.Süleyman'ın tercümanlığıyla, Çakmur'dan tazminat isteyecektim. Hatta o sıralar İzmir'de Radyoaktif' te konuşuyordum. Ve aynen bu açıklamalarımı da yaptım. Fakat arkadaşlarım tarafından engellendim. İşte galiba şimdi, Ethem, dergisi ile olası oluşacak ağ ile balıkların dertlerini, davalarını almam, açmam, savunmam gerekecek… Avukatlık Ücreti olarak, doğal ihtiyacım kadar, artık barbun balığına nasıl ulaşacağıma Ethem ' Petra'lar karar verir.
Sevgiler.
Senih Özay